Monthly Archives: Temmuz 2012

31
Tem

“Onun gözünde sıradan bir adam ve sıradan biri gibi de onu kazanmak istiyorum. .” - Ghajini

Çok uzun süredir listemde olan fakat izlemeye fırsat bulamadığım Bollywood‘un en önemli oyuncularından biri olan Aamir Khan‘ın gene harikalar yarattığı Ghajini filmini anca bugün seyredebildim. Hatta şimdi bitti ve taze taze başlıyorum yazmaya :D

Öncelikle şunu belirteyim; filmin senaryosu Memento ile bir çok benzerlik taşıyor. Fakat konu Memento’da daha ağır ilerlerken Ghajini’de konuyu ve duyguyu çok iyi yansıtmışlar. Sakın olaki alıntılar, benzer sahneler var diye filmi kapatmayın.

Ghajini‘de gene diğer Bollywood yapımları gibi uzun fakat zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız filmlerden bir tanesi. Aslında filmin kaçıncı dakikasında olduğunuzu merak ettiğiniz kısımlar genelde bir anda şarkılar söyleyip dans etmeye başladıkları sahneler oluyor. Şahsen ben, bu sahnelerde bazen ileri sardım :D

28
Tem

Başladığım yere geri dönmek hiç bu kadar karmaşık ve zor olmamıştı…

BAŞLANGIÇ…

Filme geçmeden önce şunu hatırlatalım, filmi çok dikkatli izlemezseniz eğer ne izlediğinizi anlamazsınız ve çünkü çoğu zaman kafanızı bir hayli karıştıracak bu film :)

Baş kahramanımızın adı Cobb. Cobb karısını yani Mall’ı öldürmek suçundan aranıyor, bu yüzden çocuklarının yanına dönmesi mümkün değil. Ama onun için bir şans var. En iyi yapabildiği işi yapması gerekiyor fakat bu defa biraz karışık olacak işler. Cobb insanların rüyalarına girer gizli bilgileri çalar, bilinçaltındakileri çözer. Kısaca o bir beyin hırsızı. Ama bu defa görev çok farklı birinin beynine girip bilinçaltına bir fikir yerleştirmesi gerekiyor. Bu iş onun için çok önemli, başardığı taktirde çocuklarının yanına geri dönebilecek onların yüzünü tekrar görebilecek. Bu yüzden sağlam bir plana ve ekip arkadaşlarına ihtiyacı ihtiyacı vardır. Arkadaşı Arthur ile birlikte sıkı bir ekip hazırladılar. Ve macera başladı… Kendilerini akılalmaz bi aksiyonun içinde bulurlar. Her şey planlıydı fakat bu işte turistlere yer yok…

21
Tem

“Hangisi daha kötü olurdu; bir canavar olarak yaşamak mı, yoksa bir insan olarak ölmek mi? ” - Zindan Adası

Teddy Daniels, yakışıklı, karizmatik, oldukça zeki bir polistir. Arkadaşıyla birlikte inanılmaz karışık olayların döndüğü bir adadaki akıl hastanesine, çocuklarını boğarak öldüren! bir katilin esrarengiz şekilde kayboluşunu araştırmak üzere gelirler. Yalnız değildir yanında arkadaşı Chuck vardır ama nereye kadar?

Bu filmi izlerken hiç sıkılmadım film başladığı anda macera da başlamıştı, daha filmin başında bir gizem hakim oluyor ve filmde neler olacağını merakla beklerken olayların bi anda nasıl sarpa sardığını bizzat filmin içine kendinizi kaptırıp adeta yaşayacaksınız. Ayrıca bir uyarı da yapalım. Filmi seyrederken başka bir şey ile ilgilenmemeniz sizin yaranıza olur. Çünkü film bittikten sonra “Bu da neydi şimdi, ne oldu?” gibi soruların cevabını aramaya başlayabilirsiniz.

5
Tem

“Kendi hayallerin olmayabilir ama bana benimkileri verdin.” - Son Armağan

Son sahnede olabilecekleri tahmin etmenize rağmen hiç sıkılmadan keyifle izlediğiniz bazı filmler vardır. İşte bu filmde tamda o keyifli yapımlardan biridir. Sanırım sıkıcı olmamalarının nedeni ise bir şekilde izleyene ders vermesi. Neyse filmimize dönsek iyi olacak sanırım :)

Red Stevens, çoğu kez elindekileri kaybedip sıfırdan başlayan ama hiç vazgeçmeyen ve sonunda başarıya ulaşan ülkenin en zengin insanlarından biridir. O kadar büyük bir serveti var ki vefatından sonra bunu akrabalarına paylaştırması da sanırım en zor kısmıdır. Varlık içinde yaşayan birçok kişi parayı nasıl kullanacağını bilmez maalesef ve o kadar zorluklar içinde kazanılan her şey biranda yok olabilir.

© Copyright 2010-2014 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress