Bulunduğunuz Kategori: Psikolojik
İntikam filmi sevenlere: Mezarına Tüküreceğim
Korku ve gerilim severler için kaçırılmayacak bir film. Başrol oyuncuları, Sarah Butler, Jeff Branson ve Andrew Howard. Konusu : Genç bir yazarın kitabını yazabilmek için sakin bir orman evine gitmesiyle başlıyor. Herşey yolunda giderken evin lavabosunun bozulmasıyla işler anormal bir hal alacaktır. Tamir için eve gelen genç, saf ve utangaç biridir ama içinde bambaşka bir insan vardır. Evde olanları anlattığı 3 arkadaşı bundan sonra gelişecek olaylarında habercisi olacaktır. Görevi insana yardım etmek olan bir kasaba şerifinin ve psikopat ruhlu 4 adamın genç yazara yaptıkları korkunç işkenceleri izlerken çok etkileneceksiniz, ama daha sonra ellerinden kurtulan genç yazarın inanılmaz bir intikam planı vardır. Ve tek tek intikamını almaya başlar. İntikam sahnelerinde de içinizden oh olsun diyeceksiniz. soluksuz bir gerilim korku filmi ee daha fazla anlatmayalım izleyin ve görün diyorum sadece…
“Her birimiz kendi yolumuzda..” - Yeşil Yol
Hayatımın filmi.. Anlatılmaz yaşanır cinsinden. Şu yaşıma kadar onca film izledim ama hiç biri yeşil yolun yerini tutmuyor. Eminim ki ne diğerleri ne de yenileri de tutmayacak. Her insanın ömrümde tutuklu kaldığı bazı olaylar vardır. Yeşil Yol’da benim için o olaylardan birisi. Hele replikleri yok mu? Bu tür filmleri her şeyi anlamaya başladığın yıllarda fark edip izliyorsan, resmen hayatının dönüm noktası haline gelebilir.
Ya yaşama şansınız yüzde 50 olsaydı? - 50 / 50
Her gün ya da 2 günde 1 film izleyeyim diye bir düşünceye kendimi inandırıyorum ama olmuyor. Bu yabancı diziler yüzünden film keyfim bile yarıda kaldı. Haftada 1 ya da 2 haftada bir anca film seyredebiliyorum. Haliyle makaleler de gecikiyor. Neyse artık filme döneyim ben.. Filmin ismi biraz değişik gelmişti afişine de bakınca tamam bu filmi izlemeliyim dedim.
Normal de çok fazla dram sevmem. Hele ki belli bir hastalık üzerine yapılan filmleri izlemem pek. Örneğin hala “Kız Kardeşimin Hikayesi” filmini izlemedim. Ama en yakın zamanda izlesem iyi olacak sanırım. Konu gene yavaş yavaş uzamaya başladı ben toparlamaya başlasam iyi olacak sanırım :) Karadenizli olduğum için bu hastalığa pek de yabancı değilim belki de bu yüzden izlemeyi de tercih ettim. Son olarak şunu belirtmek istiyorum filmde bazı sahnelerde tebessüm etmeye hazır olun.
“Umut iyi bir şeydir, iyi şeyler asla ölmez.” - Esaretin Bedeli
Umut.. bu yapım için özetlenip söylenebilecek en güzel söz Umut’tur. 1994 senesinde yönetmen Frank Darabont ve yazar Stephen King ustaların önderliğiyle Esaretin Bedeli hayatımıza girdiğinde, eminim ki Umut sözcüğü adına birçok insanın yaşamını olumlu ve ciddi yönde etki eden bir başyapıt oldu kendisi.
“Halk konuştuğum zaman onların adına konuştuğuma inanıyor. Ama ben konuşamıyorum!”
Bu film ile ilgili çok yerde yorumlara ve önerilere rastladım ama henüz izleme fırsatı bulamamıştım ta ki bu güne kadar.. Filmi orjinal diliyle izlemenizi öneriyorum. Filmin konusu diğer savaş, tarif filmlerinden çok farklı. İzlerken ilk başlarda biraz sıkıcı gelse de yavaş yavaş sizi filme bağlıyor.
Siz kral olsaydınız en çok neyden korkardınız ? Savaştan mı yoksa halkın önünde konuşmaktan mı ? Kral VI. George (Colin Firth) kekeme olduğu için en çok halkının önünde konuşmaktan korkuyor ve gitmediği doktor kalmamıştır fakat hiç birinden bir fayda görmemiştir. Kralın eşi Kraliçe Elizabeth (Helena Bonham Carter) Lionel Logue (Geoffrey Rush ) diye birini bulur fakat bu kişi doktor değildir ve hiç birde eğitim almamıştır bu konuyla ilgili ama sadece bu konuyu kendine uzmanlık etmiş biridir..
Kral VI George’nin tek umudu Lionel Logue’dir. Ama diğer doktorlardan hiçbir yarar göremediği için ilk önce tedaviyi reddeder. Fakat tedavinin ilk aşamasında uygulamış olduğu yöntemin işe yaradığını gören George tedaviyi kabul eder ve daha çok sık gitmeye başlar..
