Author Archives: İlay Bilgili

1
Oca

Spregel…

Spregel…

Hayatta her şeyin değişmez, evrensel bir yapısı vardır aslında. Nerede olursanız olun, nerede yaşarsanız yaşayın, nerede ölürseniz ölün bazı şeyler öylesine anlamsız – ya da anlamlı – aynıdır. Günlerden Pazartesi her yerde Pazartesi değil midir? Sizi ikna edebildiysem eğer, benden bir adım ötedesiniz demektir, çünkü benim Pazartesi’lerim sadece benim Pazartesi’lerimdir.’Güneşli Pazartesiler’(im).

İronik bir komedi ‘Güneşli Pazartesiler’. Genel olarak beş ana karakter çevresinde dönen bir sistem eleştirisi aslında. Başrol oyuncusu her ne kadar Javier Bardem gibi görünse de ‘Lady Espana’ o çaresiz yapısı ve görkemli oyunculuğuyla bazen daha ön plana çıkıyor. Yönetiliyor gibi görünerek aslında tüm filmi ve asi Santa’yı (Javier Bardem) bile alıp götürüyor çoğu zaman. Filmde beş arkadaşın hayata karşı – birlikte – duruş mücadelesi, kimi zaman insanın içini acıtacak kadar hüzünlü kimi zaman da ‘yaşamak ne güzel şey ’ dedirtecek kadar komik ve canlı sahneler ve repliklerle anlatılıyor ki dengesiz akış insanı ayık tutuyor son kareye kadar.

30
Kas

The Big Wedding - Büyük Düğün

Yıllar önce boşanan ve evlatlık oğullarının düğünü için bir araya gelen çılgın bir çift üzerinden açılan film, evlat edindikleri çocuklarının aşırı dindar annelerinin de düğüne geleceğini öğrenip tekrar evli numarası yapmaları ile ilerliyor. Konu bu hat üzerinde ilerlerken, çok da standart yaşamlara sahip olmayan tüm yan karakterlerin de işin içine girmesi ile kimi yerlerde şenlik havasına bürünen filmin yönetmeni Justin Zackham.

Romantik- Komedi kategorisine uygun olan filmde, öyle kocaman kahkahalar patlattığınız çokça sahne yok. Daha çok modern Amerikan aile yapısı ile dalga geçen, abartılmış, yer yer normalin sınırlarını zorlayan tuhaf bir aile ile karşı karşıya geliyoruz. Arkadaşlık-dostluk kavramlarını da sıkça işleyen film sanıyorum Türk aile yapısı, ahlak kuralları, toplum normları ile yakından uzaktan alakalı değil. ‘Sevginin birçok çeşidi var.’ savından beslenen bu eğlenceli konuda, bir Türk olarak sık sık şaşırabilirsiniz.

21
Kas

Devil’s Pass - Şeytan Geçidi..

Devil’s Pass..

Genel hatları ile 1959 yılında, bir grup Rus dağcının, Ural dağları’nda tırmanışta iken esrarengiz bir şekilde ölmesinden esinlenerek ; yıllar sonra bu olayın sırrını anlamak amacı ile aynı yere giden Amerikalı Öğrencilerin başından geçen tuhaf olayları anlatan filmin yönetmeni Renny Harlin…

Renny Harlin adı sinemayı çok yakından takip etmeyen kişilere yabancı gelebilir lakin kendisi birçok baba filmin yönetmenidir. ‘Zor Ölüm 2’, ‘Dağcı’ , ‘Beyin AvcılarI’, ‘Mavi Korku’ ve ‘Exorcist: The Beginning’ gibi… Tabi tüm bu şahane, çoğu kült olmuş filmlere bakınca, çekimleri Blair Cadısı’nı andıran ‘Devil’s Pass’ sanki liseli bir gencin çektiği amatör bir belgeselmiş gibi kokan sahneleriyle büyük hayal kırıklığı… Bruce Willis, Samuel L. Jackson, Sylvester Stallone’li kadrolardan sonra adı sanı duyulmamış üç beş gençle neden üçüncü sınıf bir gerilim/korku filmi çekmeye kalktı bu usta yönetmen diye sormadan da edemiyor insan. Ama tüm bunları bir kenara koyup sorgulamazsanız, bir problem kalmıyor ortada çünkü film iyi.

20
Kas

“Bazen daha kötü bir şey yapmanı engellemek için kötü bir şey yapman gerekir.” - Stoker

Güney Kore’nin en ünlü yönetmenlerinden, muhteşem üçlemesi ile sinemaseverlerin gönlünde taht kuran Chan- Wook Park’un ilk Hollywood denemesi olan Stoker, yönetmenin diğer filmlerinin yanında biraz Hollywood kalıplarına girmiş kalıyor. Çok daha yumuşak,çok daha sakin ve kansız… Lakin seyirciyi yeterince rahatsız edebilme gücüne de sahip…

‘Bazen daha kötü bir şey yapmamak için kötü bir şey yapmak zorundasındır.’ savından beslenerek ; bir babanın, evladının içindeki öldürme zevkini sezermişçesine ona ‘avcılık’ yapmayı kendi elleriyle öğretmesi hikayesiyle ara ara beslenerek aile, kan bağı, içgüdü, cinsellik ve gerilim kutuplarında gezinen film, muhteşem çekimleriyle de görüntü yönetmenine şapka çıkarttırıyor. Renkler, kontrastlar ve geçişler çoğu yerde ruhunuzu dinlendiriyor.

Güney Kore filmlerindeki tek etkiyi sade diyaloglarda bulduğum film, Hollywood filmlerine göre çok daha sessiz ve sakin. Uzun diyaloglar, gereksiz konuşmalardan ziyade mimikler

© Copyright 2010-2014 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress