Bulunduğunuz Kategori: 2011

20
Eyl

Büyük oynamayan kazanamaz – Hodejegerne

Filmin konusunu incelediğim zaman klasik aksiyon filmlerinden bir tanesi diye düşünerekten vakit geçirmek için izlemeye başladım. Filmin başı biraz sıkıcı geçince kapatıp kapatmamak konusunda kararsız kaldım ama bir filmi yarım bırakmayı sevmediğim için devam ettim ki ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. :))

Roger, Norveç’in en başarılı beyin avcılarından biridir ve oldukça lüks bir yaşantısı vardır. Fakat eşini ve kendini daha rahat ettirmek için 2. Bir iş olarak değerli tablo hırsızlığına başlar. Beyin avcılığında profesyonel olduğu gibi hırsızlıkta da titiz ve dikkatlidir. Kendisi ile görüşmeye gelen iş arayan kişiler ile buluşma ayarlıyor eğer ki elinde onun işine yarayacak kadar değerli bir eşya olduğunu hissederse kendisi ile daha detaylı bir görüşme yaparak evin ne zaman müsait olduğunu laf arasında öğreniyor. Gerekli bilgiler toplandıktan sonra evin müsait olduğu gün, titiz bir çalışma ile orijinal tabloyu sahtesi ile değiştirerek görevini tamamlar.

8
Eyl

Tanımadığın şeytan, tanıdığın şeytandan iyidir. - Warrior

Bugüne kadar izlediğim en iyi dövüş filmi desem sanırım abartmış olmam. Bu filmi sakın diğer dövüş filmleri ile karıştırmayın. Diğerinden ayıran en büyük özelliği ise başrolleri paylaşan iki kardeş olması ve sizi her saniyede filmin içine alması sanırım. Bu bir uyarıdır! Filmi izlerken gözlerinizin dolması ve bir anda bağırarak sevinmeniz kaçınılmaz bir sondur kendinizi sıkmayın ve filmin akışına bırakın.. :))

Şunu söyleyerek konuya geçiş yapmak istiyorum Warrior, dövüş filmi olmasına rağmen dövüşü ikinci plana atarak aile kavramını da ön plana alması ile türündeki diğer filmlerden farklılık yaratmış. Geçmişte yaptığı hatalardan dolayı ailesinin parçalanmasına sebep olan bir baba, kardeşini ve annesini yalnız bırakan bir abi. Annesinin hastalığında ise tüm yükü tek başına yüklenen bir kardeş.. Her ne kadar birbirlerine kızgın olsalar da iki kardeşinin iki ortak yönü var. Biri babalarına duydukları kızgınlık, diğeri ise dövüş.

14 yıl sonra babasının karşısına Tom’u getiren şey ise askerlik döneminde vermiş olduğu sözdür. Babasına ne kadar kızgınlık ve kin beslemiş olasada sözünü yerine getirebilmesi için ihtiyacı olan tek şeydir.

29
Ağu

Çalınmış bir şeyi çalmak hırsızlık mıdır? – Zamana Karşı

Fazla bilim kurgu filmi izlemeyen ben, sanırım artık bu tür filmleri takip etmeye başlayacağım. Aslında önceden izlediğim bir iki film vardı ve onlarda güzel ve konuları akıcıydı. Önceden birkaç kez karşılaştım fakat konusu ilgimi çekmediği için izlememiştim. Bugün ne izlesem diye düşünürken artık izlemenin zamanı geldi diyerekten bu filmi seçtim..İyi ki de seçmişim diyorum ve konuya geçiş yapıyorum.. :D

Filmde, gelecekte insanlar 25 yaşına geldikten sonra yaşlanmıyorlar ve ölümsüzlük için bir yöntem bulmuşlar. 25 yaşına gelen her gencin kolundaki sayaç devreye giriyor ve o sayaç yaşayacakları ömrün süresini belirliyor. Tabii ki her geçen dakika ömürlerinden kısalıyor ve bu sayacın süresini artırmak için günü birlik işlerde çalışıyorlar ve karşılığında ise ömürleri birkaç gün daha uzuyor. E tabi hal böyle olunca bazı çakallar daha uzun yaşayabilmek için karşıdaki insanların ömürlerini çalmaya başlıyorlar ve ülkenin belli bir kesiminde çalıp çırpma ile zengin olmuş insanlar..

8
Haz

Farklı yaşamların ortak noktası: Dostluk.. - Can Dostum

Fragmanını izlediğim zaman kesinlikle bu filmi izlemeliyim dediğim nadir filmlerden bir tanesi oldu benim için. Ayrıca bu film gerçek bir hikayeyi anlatıyor belki de bu yüzden daha çok etkileyici. Fransız filmlerini sevmem ve izlemem diye düşünenler çok şey kaybeder o kadar harika bir film yani :D

Ayrı dünyaların insanı derler ya bazen iki kişi için.. Filminde ana konusunda ayrı dünyalarının bir ortak noktada buluşmasını ve nasıl gerçek dostluğa dönüşmesini anlatıyor bizlere. Philippe (François Cluzet) çok zengin aristokrattır. Fakat geçirdiği bir kaza yüzünden felç kalıyor. Bugüne kadar yanına gelen yardımcıları bu zorlu hayata alışamamış ve kısa süre içinde işten ayrılmıştır. Bu nedenle yeni bir yardımcı arayışına girmişlerdir. Driss’in (Omar Sy) işe alınmasına neden olan kendine güveni ve sanırım doğallığı oldu :) Fakat nerden bilsin Phillippe’yi hataya bağlayan kişinin kendisi olacağını.

23
Oca

Ya yaşama şansınız yüzde 50 olsaydı? - 50 / 50

Her gün ya da 2 günde 1 film izleyeyim diye bir düşünceye kendimi inandırıyorum ama olmuyor. Bu yabancı diziler yüzünden film keyfim bile yarıda kaldı. Haftada 1 ya da 2 haftada bir anca film seyredebiliyorum. Haliyle makaleler de gecikiyor. Neyse artık filme döneyim ben.. Filmin ismi biraz değişik gelmişti afişine de bakınca tamam bu filmi izlemeliyim dedim.

Normal de çok fazla dram sevmem. Hele ki belli bir hastalık üzerine yapılan filmleri izlemem pek. Örneğin hala “Kız Kardeşimin Hikayesi” filmini izlemedim. Ama en yakın zamanda izlesem iyi olacak sanırım. Konu gene yavaş yavaş uzamaya başladı ben toparlamaya başlasam iyi olacak sanırım :) Karadenizli olduğum için bu hastalığa pek de yabancı değilim belki de bu yüzden izlemeyi de tercih ettim. Son olarak şunu belirtmek istiyorum filmde bazı sahnelerde tebessüm etmeye hazır olun.

© Copyright 2010-2016 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress