Bulunduğunuz Kategori: Tür

22
Mar

“Kalbim bana hep, insanların doğuştan iyi olduklarını söylemiştir. Tecrübelerim ise aksini iddia eder.” - Kanlı Elmas

Leonardo DiCaprio‘nun oyunculuğunu çok beğensemde bu filmi hep ertelemiştim.. Geçen gün izleyeceğim filmler listesine 3. sıraya eklemiştim ve geçte olsa seyredebildim filmi. Bugüne kadar izlediğim her filmi, en iyiler listemin en üst sıralarında yerlerini almışlardı ve bir filmi daha bu listeye eklenmiş oldu. :))

Bu tarz filmleri izledikten sonra insan bir süre düşüncelere dalıyor ve nasıl bir dünyada yaşadığını ister istemez sorgulamaya başlıyor. Afrika’da, halkın yaşadıklarını beyaz perdeye çok başarılı bir şekilde yansıtmışlar. Sömürülen bir ülkenin, kendi halkı ile birlik olup bunun için savaş mı gerekirken, sömürgeci ülkelerin bazı grupları desteklemesiyle ülkede iç savaş çıkar ve kendi aralarında bir savaşa girerler. Ülkenin tek kaynağı topraklarından çıkan elmastır. Sözde özgürlüklerini kazanmak isteyen kişiler, birlik olarak küçücük çocuklara uyuşturucu verip beyinlerini de yıkadıktan sonra ellerine birer silah verir. Yaşlı, genç, kadın, erkek ve çocuk demeden insanları öldürmeye başlarlar.

17
Mar

“Kaderimiz içimizde yaşar. Sadece bunu görecek kadar cesur olmanız gerekir.” - Brave

Birkaç haftadır kendisinden sıkça söz ettiren animasyonu sonunda izleyebildim. Bu güne kadar izlediğim ve beğenmediğim animasyon filmi yok sanırım. 2013 En iyi animasyon ödülünü alan Brave için hak etti hak etmedi tartışmaları yapılırken merakla filmi seyretmeye başladım. Görselliğin kalitesinden mi nedendir bilinmez ama izlerken sizi baya bir kendine çekiyor ve sıkılmadan keyifli bir hikayeye ortak oluyorsunuz. Ailecek izlenecek bir film arıyorsanız eğer bu film tam size göre normalde yazının son cümlesinde tavsiye yaparım ama bu filmde bir farklılık yapalım. :))

Kendine özgür bir hayat çizmiş, okçuluğu seven ve söz dinlemeyen prenses Merida’nın kuralcı annesi ile başı beladadır. Kraliçe Elinor, devamlı kızına bir prensesin dikkat etmesi gereken kuralları öğretmeye çalışıyor.

15
Mar

“Sakın gerçekten zamanı gelmeden önce öfkene yenik düşme.” - 25. Saat

Edward Norton… Çoğumuz kendisini Dövüş Kulübü’ndeki harika oyunculuğu ile tanıdı. Edward, sanki dayak yemek için yaratılmış bir oyuncu. Psikolojisi çökmüş ve dayak yemekten zevk alan karakter bu kadar mı güzel yansıtılır.

İzlemediğim bir çok filmi vardı ve tek tek hepsini izlemeye niyetlendim. İlk olarak konusu itibari ile ve pek çok öneriyle birlikte 25. Saat filmini izlemeye başladım. Filmle ilgili şöyle bir olay var; bir kısım baş yapıt diye bahsederken bu filmden, diğer bir kısım ise filmden hiçbir şey anlamamış ve zaman kaybı olduğunu söylüyorlar. Sanırım böyle bir düşüncenin oluşmasına başrolde Edward Norton’ın yer alması beklentileri baya bir yükseltmiş olmasından kaynaklanıyor.

Neyse, artık konumuza bir giriş yapalım.. :)) Montgomery Brogan, elindeki tüm her şeyi uzun yıllardır uyuşturucu satıcılığı yaparak kazanmıştır. Güzel bir evi, hayat arkadaşı ve yakın arkadaşları vardır. Yavaş yavaş bu pislikten elini çekmeyi düşünürken yapılan bir ihbarla evi basılıyor ve uyuşturucu bulunuyor. Bundan sonra işte hayatında yeni bir dönem başlıyor 7 yıllık hapis cezası alıyor

1
Mar

“Bence, ‘merhamet’ kelimesini İngilizce sözcüklerden çıkarmak gerek.” - Babam İçin

Konusunu okuduğum zaman, izleyip izlememek arasında kararsız kalmıştım fakat yorumlara göz gezdirdiğim zaman ilgimi çekmeyi başarmıştı. Klasik bir giriş ile; başrollerinde Daniel Day-Lewis, Pete Postlethwaite, Mark Sheppard, Tom Wilkinson ve Emma Thompson gibi usta oyuncular yer alan, kolay kolay hafızalarınızdan silinmeyecek bir film olmuş. Özellikle hapishane sahnelerinde baba ile oğlun arasında geçen diyaloglar oldukça gerçekçi ve etkileyici olmuş.

1970 yıllarında IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu), bağımsızlığını kazanmak için İngiltere karşı eylemler düzenler. Sokağa çıkmanın tehlikeli olduğu dönemlerde, derdi sadece günü kurtarmak olan Gerry birçok kez uyarılmasına rağmen hırsızlık yapmaktan vazgeçmez bir türlü. Bunun onun zararına olduğunu gören ailesi Gerry’i teyzesinin yanına Londra’ya göndermeye karar verirler ve yakın bir zamanda Londra için yola çıkmıştır.

26
Şub

Ellerinden alırsın ve onlara neye sahip olduklarını gösterirsin. - Following

Christopher Nolan… Filmlerinde sizi öyle bir etkisi altına alıyor ki kolay kolay sahneleri unutmuyor ve bazı şaşırtmalı final sahnelerinde ise “Acaba ne oldu?” diye beyin fırtınası yapmaya başlıyorsunuz. Bugüne kadar bir çok filmini seyrettim ve geçen gün film listesine baktığım zaman 1998 yapımı Takip filmine rastladım.

Konusuna falan hiç bakmadan seyretmeye başladım. Sonuçta yönetmen ve senarist Christopher Nolan.. Hangi filmi kötü olabilir ki?? :)) Konuya geçmeden önce filmi izledikten sonra biraz araştırma yaptım ve biraz bilgi vereyim size. C. Nolan’ın ilk uzun metrajlı filmidir. Ellerinde çok fazla bütçe olmadığı için Nolan tasarruf yaparak tanınmış oyuncular yerine eş, dost ve akrabalarını oynatmış filmde. İzlediğiniz zaman oyuncuların performanslarından çok kurgusu sizi filme çekiyor. Açıkçası böyle bir film beklemiyordum ben. Sonuçta ilk filmi eksiklerle doludur diye düşünüyordum ama Nolan’ın zekası filmi kurtarmış. :))

© Copyright 2010-2013 Sinemayı Bloglamaya Hazır mısınız?. Tasarım: — Dream Theme.

Üye Girişi Valid XHTML 1.0 Transitional I Love You Wordpress